2 Mayıs 2014 Cuma

Sahaflar Çarşısı


(Sahaflar Çarşısı'nın içinde bulunan İbrahim Müteferrika büstü)


Beyazıt Camii ve Kapalı Çarşı'nın arasında bulunan Sahaflar Çarşısı, Bizans'ta kitap ve kağıt ticaretinin merkezi olan Chartoprateia ile aynı yerde kurulmuştur. Sahaflar Çarşısı önce Kapalı Çarşı'nın içinde yer almıştır, ardından bugün bulunduğu yere taşınmıştır. Sahaflar Çarşısı'nın bulunduğu yer, daha önce Hakkaklar Çarşısı olarak kullanılmaktaydı.

Osmanlı döneminde Sahaflar Çarşısı'nın esnafı, Sahaflar Loncası'na bağlıydı ve çıraklık-kalfalık-ustalık usulüne göre yetişmekteydiler. Evliya Çelebi'nin seyahatnamesine göre, 17. yüzyılda Çarşı'da ulema için çalışan 50 dükkan ve 300 esnaf bulunmaktaydı.

Osmanlı'da ilk basımevini kuran ve Türklerin matbaa ile tanışmasına vesile olan İbrahim Müteferrika'nın büstü çarşının içinde mevcuttur. Heykelin altında bastığı kitapların bir listesi bulunmaktadır. Çarşının içinde bugün tarihi eserlerin yanında sınavlara hazırlık kitapları ve dini kitaplar da yoğun olarak görülmektedir. Bugün Sahaflar Çarşısı'nda 17'si çift katlı olmak üzere 23 dükkan mevcuttur.

Nasıl gidilir?

T1 Kabataş-Bağcılar Tramvay Hattı'nın Beyazıt Durağı'nda indikten sonra, Kapalı Çarşı istikametinde yürüyünüz, Kapalı Çarşı'ya girmeden ilerleyince Sahaflar Çarşısı karşınıza çıkacaktır; veya aynı durakta inip Bayezit Camii'ni geçtikten hemen sonra sağa dönerek de ulaşabilirsiniz.

1 Mayıs 2014 Perşembe

Süleymaniye Camii



    16. yüzyılın ortasında yapılan bu cami Osmanlı ve dünya mimarisi adına önemli bir eserdir.

Süleymaniye Camii hakkında genel bilgi:

    Süleymaniye Camii, Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman adına inşa edilmiştir. Caminin inşaatına 1551 yılında başlanmıştır ve yedi yıl sürmüştür.

    Süleymaniye Camii, Klasik Osmanlı Mimarisi'nin en önemli örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Büyük bir külliyenin içinde bulunan caminin kubbesi 53 metre yüksekliğinde ve 27.5 metre çapındadır. Cami avlusunun dört bir yanında minare bulunur, camiye bitişik olan minareler üçer şerefeli ve ve 76 metre yüksekliğindedir; diğer iki minare ise ikişer şerefeli ve 56 metre yüksekliğindedir.

    Yirmi sekiz revakın çevrelediği cami avlusunun ortasında dikdörtgen şeklinde bir şadırvan bulunmaktadır.

Süleymaniye Camii'nin mimari incelikleri:

     Süleymaniye Camii, Mimar Sinan'ın kalfalık dönemi eseri olarak nitelendirilmiştir. Caminin akustiğinin düzgün olması için Anadolu'dan getirilen 65 küp, caminin kubbesinin duvarlarına yerleştirilmiştir.

     Caminin içindeki is odası da önemli bir özelliktir. Camideki 275 kandilin camiye zarar vermemesi için, Mimar Sinan orta kapının üstünde bir oda tasarlamıştır. Kandillerden çıkan is, hava akımının yardımıyla bu odada toplanmaktadır. Bu odada toplanan isle mürekkep elde edilmiştir.

      Caminin ana kubbesinde "Allah, göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir" mealindeki Nur Suresi yer almaktadır.

      Evliya Çelebi'nin anlatısına göre Cami yapılırken sıkıntı çekildiğini düşünen İran Şahı Tahmasb Han; Kanuni'ye değerli taş ve elmaslar göndererek inşaatın devam etmesini sağlamak ister. Kanuni bu cevaba sinirlenir, caminin taşlarının bu elmaslardan daha değerli olduğunu söyler. Bunun üstüne Mimar Sinan bu değerli taşları Cami minaresine yerleştirir.



Dünya Miras Alanı

     Süleymaniye Camii; Dünya Kültürel ve Doğal Mirasını Koruma Sözleşmesi gereğince Dünya Miras Listesi'ne kaydedilen İstanbul'un Tarihi Alanları'ndan Süleymaniye Koruma Alanı'nda bulunmaktadır.

30 Nisan 2014 Çarşamba

Sultanahmet Meydanı

Sultanahmet Meydanı, Ayasofya ve Sultan Ahmet Camii dışında Bizans'tan kalan tarihi eserlere de ev sahipliği yapmaktadır. Bizans döneminde ''Hipodrom'', yani at binenlerin meydanı olarak adlandırılan Sultanahmet  meydanı; Osmanlı döneminde At Meydanı olarak tanınmıştır.

Sultan Ahmet Meydanı'ndaki eserlerin bazıları

Dikilitaş: M.Ö. 1490'lı yıllarda Mısır Firavunu III. Tutmosis tarafından ordularının Mezopotamya'da kazandıkları zaferin şerefine Luksor'da iki Obelisk dikilmişti. 4.yy'da bir Roma İmparatoru bu  tonlarca ağırlıktaki Obelisk'lerden bir tanesini İstanbul'a getirtti. Yıllarca hipodromun bir köşesinde bekletilen Obelisk, I. Theodosius zamanında 390 yılında, şehrin idarecilerinden Proclus tarafından büyük zorluklarla dikildi. Tılsımlı kabul edilen bu Obelisk, İstanbul'un en eski abidesidir. Dikilitaş'ın yüksekliği 25.60 metredir.

Milyon Anıtı: Milyon anıtı, Avrupa'ya giden büyük Roma yolu Via Egnetia'nın başlangıcı ve üstündeki mesafelerin ölçüldüğü referans noktasıydı.

Yılanlı Sütun: İstanbul'un en eski eserlerinden biri olan Yılanlı Sütun'da, birbirine dolanmış üç yılanın kafası altın bir kazanın üç ayağı biçimini alıyordu. M.Ö. 5. yüzyılda Yunanlıların Perslere karşı kazandığı zafer için Delfi'deki Apollon mabedine dikilen Yılanlı Sütun, İmparator Konstantin tarafından 324 yılında getirttirilerek Hipodromun ortasına dikilmiştir.

Sultan I. Ahmed Türbesi: Sultan I. Ahmed'in Türbesi de Sultanahmet Meydanı'ndaki önemli eserlerden bir tanesidir.

6 Nisan 2014 Pazar

Ayasofya Hürrem Sultan Hamamı




Osmanlı tarihinin en çok tartışılan isimlerinden biri olan Hürrem Sultan'ın yaptırmış olduğu hayır işleri pek bilinmemektedir. Bu resim, Hürrem Sultan adına yapılan ve Ayasofya yakınlarında bulunan hamamın dışından alınmıştır. Bu hamam, Hürrem Sultan tarafından Mimar Sinan'a, 6. yüzyılda yıkılan Zeuksippos Banyoları'nın bulunduğu yere inşa ettirilmiştir.

4 Nisan 2014 Cuma

Bankalar Caddesi (tarihi yerler III)

16. yüzyılda açıldığı düşünülen ve Voyvoda Caddesi adıyla da bilinen (Voyvoda Caddesi adının kullanılmasında, Galata'nın bir Voyvoda tarafından yönetildiği düşüncesi öne sürülmektedir) bu cadde, 19. yüzyıldan itibaren bankerlerin yerleştiği bir yer olmuştur ve Osmanlı'da bankacılığın merkezi haline gelmiştir.
1856 yılında kurulan Osmanlı Bankası'nın merkezinin Bankalar Caddesi'ne taşınmasıyla birlikte caddenin ticari anlamda önemi artmıştır.

(Kamondo Merdivenleri)


Cadde için bir diğer önemli gelişme, 1875'te hizmete giren ve Kıta Avrupası'nın ilk metrosu olan ''Tünel''in hizmete girmesidir. Tünel'in Karaköy çıkışı, Bankalar Caddesi'nin doğu girişinde yer almaktadır.
Bankalar Caddesi'nden bahsederken unutulmaması gereken bir yapı da, Kamondo Merdivenleri'dir. Sefarad Yahudilerinden bankacılıkla uğraşan Kamondo Ailesi'ne mensup olan Abraham Salomon Kamondo bu merdivenleri yaptırmıştır. Aynı aile Galata ve çevresinde birçok yapıyı inşa etmiştir.

Bankalar Caddesi'nde Osmanlı döneminde, Osmanlı Bankası dışında birçok yabancı bankanın merkezi bulunmuştur. Bankalar Caddesi Cumhuriyet'in kuruluşuyla birlikte önemini kaybetmemiştir; TC Merkez Bankası, Garanti Bankası, Sümer Bankası, Tutum Bankası gibi bankalar da bu caddeye merkezlerini kurmuşlardır. Zaman içinde Bankalar Caddesi'ndeki bankaların yerlerinde değişiklikler olsa da, birçok banka faaliyetine devam etmektedir.

30 Mart 2014 Pazar

Laleli


(Laleli'de bulunan Orhan Kemal İl Halk Kütüphanesi)


Laleli semti hakkında tarihsel bilgi

Laleli, Beyazıt ile Aksaray'ın arasında yer alan tarihi bir semttir.

Laleli Camii, semtte bulunan en önemli tarihi eserlerden biridir. III. Mustafa tarafından inşa ettirilen bu camii, adını padişahın velisi olarak kabul ettiği Laleli Baba'dan almaktadır. Camii içinde bulunduğu semte de adını vermiştir. Camii'nin içinde yer aldığı Laleli Külliyesi, Osmanlı Padişahları tarafından inşa ettirilen son külliyedir. Caminin yanında III. Mustafa Türbesi'nde, III. Mustafa'nın ve III. Selim'in mezarları bulunur. Camii'nin inşaatı, 1760-1763 yılları arasında tamamlanmıştır.


Semtte bugün İstanbul Üniversitesi'nin su ürünleri ve eğitim bölümleri bulunmaktadır. Ayrıca bir halk kütüphanesi de mevcuttur. Theodosius Forumuna ait olduğunu düşündüğümüz kalıntıların etrafında yeterli bilgi mevuct değildir.


(Theodosius Forumu'na ait olduğunu düşündüğümüz kalıntılar, Laleli)

29 Mart 2014 Cumartesi

Çorlulu Ali Paşa ve Çorlulu Ali Paşa Medresesi

Çorlulu Ali Paşa, Osmanlı'nın gerileme dönemi sadrazamlarındandır. 1670 tarihinde Çorlu'da doğan Ali Paşa, II. Ahmed devri Kapıcıbaşı olan Türkmen Kara Bayram Ağa'nın evlatlığıdır, önce Galata Sarayı'na, sonra Enderun-ı Hümayun'a yerleştirilmiştir. 1706 tarihine kadar devlette silahdarlık, kubbealtı vezirliği, Trablusşam valiliği gibi görevlerde bulunmuştur. 1706 tarihinde Baltacı Mehmet Paşa'nın yerine geçti ve sadrazam oldu, 1708 tarihinde II. Mustafa'nın kızı Emine Sultan'la evlenmiştir.

Sadrazamlığı döneminde Rus-İsveç savaşlarında İsveç'e destek verilmesini savunmuştur, savaşlarda İsveç'in başarısız olması ve aleyhinde yapılan propaganda sebebiyle gözden düşmüştür. 1710 senesinde III. Ahmet, Çorlulu Ali Paşa'yı azletmiştir. Çorlulu Ali Paşa, sadrazamlığı döneminde Sinop'a sürdüğü, sonra Şeyhülislam olan Seyyid Ali Efendi'nin fetvasıyla 1711 yılında idam edilmiştir.

Divanyolu ve Bileyciler Sokağı'nın kavşağı'nda, ''Irgatpazarı'' ve ''Esirpazarı'' olarak da bilinen yerde 1707-1709 tarihleri arasında içinde cami, tekke, hazire, meşruta ve medrese bulunan ''Çorlulu Ali Paşa'' külliyesi inşaa edilmiştir.

Medrese kapısı üstünde bulunan ve Dürri mahlaslı bir şaire ait olan kitabede, bu medrese yapıldığında kâmil bir kişinin rüyasında Hz.Ali'yi gördüğü ve Hz. Ali'nin bu medresenin yapılmasını istediği yazılmıştır.